Lokmalarınızı Uzun Çiğneyin...
Soğuk kış aylarının gündüzleri kısa, geceleri ise uzun sürmektedir. Gündüz açlık aklınıza bile gelmezken, geceleri artan iştah hissi çok fazla ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle artan enerji ihtiyacımızı karşılamak ve açlığımızı azaltmak için diyetimize tok tutan besinleri eklememiz şart olmaktadır. Bir de tabi pişirme tekniğine de dikkat edin.
Suda değil, buharda pişirmek hem tokluk hissine yardımcı hem de yiyeceklerden doğru mineral/vitaminlerin alımına etken oluyor. Lezzet ise bonusu, çünkü suda haşlamaya göre yemeklerinizin çok daha lezzetli bir yapısı oluyor, aklınızın kenarında bulunsun.
Bunların dışında yapılan bazı araştırmalar mevcut. Bunlardan da bahsetmek gerekirse;
Alabama Univ. Beslenme ve Obezite Araştırma Merkezi Başkanı Dr. David B Allison, her ülkede obezite oranlarında artış olduğunu, bunu yediğimiz gıdaların yanı sıra farklı ama ortak olan bir noktanın daha olduğunu söyleyerek araştırmış. Yani olay sadece fast food veya TV seyretmek, video oyunları oynamak ve hareketsizlik değil, evden işe işten eve gitmek, spor yapmamak da değil diyor.
Çünkü şişmanlayanlar sadece insanlar değil. 2011 yılında Dr. Allison diğer bu konuda çalışan üniversitelerle ortak çalışmalar yürütmüş ve 24 ayrı memeli topluluğunu ve 20.000 kadar hayvanı incelemiş ve takip etmişler. Sonuçta takip edilen tüm hayvanların kilo almaya meyilli tablo çizdiği gözlenmiş. Bunun nedeni ise ortak bir noktada toplanmış. Havadaki CO2(karbondioksit) miktarı.
Günlük alınan CO2 seviyesinin giderek arttığı ve CO2 deki artışla dünya şişmanlık artışı paralel olarak ivmelendiği tespit ediliyor. Ne kadar çok CO2 teneffüs ederseniz, kanınız o kadar asidik oluyor. Kanın asitlik derecesine son derece hassas olan beyin hücrelerinin aktivitesi artıyor. Bunlar oreksin nöronları. “Öreksin” Yunanca iştah kelimesinden geliyor. Yani bu hücreler bizim yemek yeme isteğimizle doğrudan bağlantılı.
Bir başka bulgu ise, gıdalarımızı sakladığımız plastiklerde, hormonları rahatsız ederek yağ depolamamıza neden olan, iç salgı bezlerimizi rahatsız eden endokrin engelleyici obesogen denilen kimyasal bileşik gruplarına dikkat etmek gerek. “Obesogen” insanları ve hayvanları şişmanlatan kimyasallara verilen ad. Bruce Blumberg, California Univ. yapılan çalışmasında bu kimyasallarla çalışmış.
Plastiklerden aldığımız bel kalınlaştırıcı kimyasallardan kurtulmak için, cam ya da paslanmaz çelik mutfak kaplarını tercih etmek daha doğru olabilir.
Depresyon, yüksek tansiyon, enflamatuar ilaçlarında da obeziteye neden olan obesegenler bulunuyor.
Purdue ve Texas üniversitesindeki araştırmalara göre, yapay tatlandırıcıların iştah köreltici hormonu zaman içinde düşürüp, aşırı yemek yeme hissini arttırdığı belirtiliyor. Diyet içecek içenlerin de zaman içinde çok kilo aldığı belirtiliyor. Fruktozlu içecekler de beyninizi etkileyerek daha fazla tüketme istediğini oluşturuyor.
Önlemek için neler önerilebilir?
Doktorunuza ve beslenme uzmanınıza danışarak hareket edin.
Uyuyun
Sağlıklı atıştırın
Uzun çiğneyin (sindirim ağızda başlıyor, tükürüğün kan değerlerimizin normal seyretmesinde kan ve idrarımızın pH dengesinde etkili olduğu uzmanlar tarafından belirtiliyor)
Dr. Nuri Haksever ile yaptığımız bir sohbette, kendisi yaşam odanızın ısısının 16-19 oC olması gerektiğinden bahsetti. Dr Philipp Scherer ise şunları belirtiyor; Vücut ısı yayar ve kahverengi yağ taşır, bunlar diğer yağ hücrelerini yakar. Kahverengi yağlar soğuk ve açlıkta harekete geçer, yani evin ısısını 15-20 derece yapın.
Uzmanlar oda ısısının düşük olması konusunda hem fikir ve hem sağlığımıza hem de sizin ev ekonominize, çevreye katkısı olan önerileri ortak dilde dile getiriyor, bize ise uygulamak düşüyor. Aşırı yemek ile ilgili diğer bilgileri beIN Gurme ‘de “Yedikleriniz Davranışlarınız Olur” TV programından izleyebileceksiniz. Sevgiyle kalın!