Hor Gurme !!!

Has Aşçıbaşı Ahmet  ÖZDEMİR
Yazar:Has Aşçıbaşı Ahmet  ÖZDEMİR
Bu yazı

 

Hor Gurmeler !

***Günümüzde Farklı dinler, diller, ırklar ve kültürler olsa da insanlık için  günde 3 öğün zevklerine göre bir şeyler yemek zaruri bir ihtiyaç halindedir. Bu ihtiyaç zaman zaman, vitamin almak, açlığını gidermek amacı gütse de insanlar 21. Yy. da gerek sunum tekniği, gerek keşfedilmemiş lezzetleri tatmak yiyecek ve içecek alanında sınırsız yenilikleri dil ve damak zevkinde yasamak bazıları için bir araştırma konusu haline gelmiştir.

 

***Hatta şarap ve yemek konusunda “gurmelik” diye bir meslek sekli de arz – talep meselesi olarak ortaya çıkmıştır. Üzülerek söylüyorum-ki “gurmelik” mesleği günümüzde o kadar ileriye gitmiştir ki bir çok “bilgili değil” popüler inşanlar için toplumda, yazılı ve görsel basında, internet üzerinde  sınıf atlama vesilesi, hatta basamak haline gelmiştir.

 

Bu Konuda Bir Kaç Örnek Verecek Olursak;

 

***Aşçıya siparişinde çok, çok iyi pismiş yani “very well done” steak isteyerek, gelen etin sertliğinden şikâyet eden “GURMELER” !

 

***Taze fasulye yemek isteyip te kavun tadı almak isteyenler, chili con carne’yi afiyetle yiyip etli kuru fasulyeyi hor gören “GURMELER” !

 

***Kendi ana dilini bile daha doğru düzen konuşamadan yemek yorumlarında Türkçe cümlelerinin içine İngilizce yada Fransızca  kelimeler sıkıştırarak kendisine “kültürlü”  imajı vermek isteyen “GURMELER” !

 

***Üst seviye restoranlarda 70 kati paraya kaz ciğeri yiyip’ te, ülkemin Arnavut ciğerine ve yiyenlere burun kıvırırcasına hor gören “GURMELER” !

 

***Daha dondurmanın 15. Yy. da Osmanlıda sarayın buzcuları tarafından keşiş dağından getirilen buzlardan mahzende dövme usulü ile yapılan dondurmayı bilmeden ve es geçerek büyük bir gaf ile Avrupa’da ilk defa 17. Yy. Kayıtlara gecen “.....” söz konusu ülkeye ait olduğunu iddia eden “GURMELER”

 

Hatta ve hatta biz bunu “....”  ülkeden önce neden keşfedememişiz diyen “GURME” ‘ler.

 

***Dünyanın öbür ucun dan getirilen ithal meyve ve sebzeleri televizyon ekranlarında saatlerce insanlara tanıtmaya çalışırken kendi ülkemize, coğrafyamıza has sebze ve meyvelerimizden sadece bazıları olan kavun, havuç, domates, karpuz, elma, biber çeşitleri, salatalık gibi tohumlarımızın artık “kaybolduğunu” bilmeyen “GURME” engelliler.

 

***Türkiye’ye  ne kadar düşman ülke varsa yiyecek ve içecek markalarına özel olarak bir hayranlık hastalığı bulunan ve ilgili marketlerin raflarındaki 6 ay bozulmadan durabilen ekmekleri, yine kendi mutfağımıza has ama ayni yabancı markaların ***ürettikleri 1 yıl raf ömrü olan tarhana ve mahluta vs. çorbalarının, ayran aşının reklamını yaparak, 2 yıl oda sıcaklığında bekleyebilen yabancı marka salata soslarını okurlarına tavsiye edebilen, Anadolu kültürümüze ve kendi mutfağımıza ihanet içerisinde bulunan “GURMELER”

 

***Unutmayınız ki sizlerin tavsiyeleri ve reklamları ile bu ürünlere ülkemizde verilen paralar şu anda mermi olarak polisimize, askerimize sıkılıp, roket ve bombalar olarak ülke sınırlarımıza atılmak için hazır bekliyor. Bu durumdan ve katkılarınızdan dolayı rahat mısınız ? “GURMELER”

 

***Ayni zaman da söz konusu “gurmeler” ile birlikte ayni amaca hizmet eden Ülkemin ünlü ve ünlü olmayan lakin Türk mutfağı haricinde her ülke mutfağının hayranı ve yaveri olarak “elinde tuzluk” hazır bekleyen şefleri, dernekleri, federasyonları ; 

 

***Bindiğiniz dalı beraberce kendinizin kestiğini hatırlatırım! Unutmayınız-ki bu yabancı markaların geldiği adres;

 

***Ülkemize ucuza et verip hayvancılığı bitiren, ucuza buğday verip ziraatı yok etmeye çalışanırkçılık bıçakları ile ülkemizi bölmeye çalışan, memleketimizin iş yapan markalarını akil almayacak rekabetlerle önce iflas ettirip daha sonra da bir hiç pahasına satın alarak bu rekabetlerindeki harcadıkları paraları da ayni ürünlere yaptıkları zamlar ile birlikte yıllarca bize ödettiren, ucuza makina parçası verip sanayilerimizi iflas ettiren, ülkemizde kendi yok ettiklerini her şeyi Anadolu insanına yani bize, yüzümüze  şahsiyetsizce gülümseyerek  5 -10 katı fahiş rakamlar ile satanlardır... 

 

***Bu Ülkede Biz Sadece Cumhuriyet Dönemini Bile Dikkate Alsak sonrasında Kaçıncı Nesiliz? 

 

***Halen Elmayı Armudu Birbirinden Ayıramıyor Muyuz? 

 

***Bize yıllarca dost gösterilen ülkeler –gerçekte düşmanımız, düşman gösterilen ülkeler ise gerçekte dostumuz olduğunu görmüyor musunuz? halen aklımız başımıza gelmeyecek mi? 

 

***Ülkemizdeki Konu ile ilgili bazı birim ve kurumları yaptıklarını düşündükçe içerisinde bulunmuş olduğumuz durumdan Kaplumbağanın yaylaya çıkış hikayesi ile birlikte rahmetli Aziz Nesinin o ünlü sözü geliyor aklıma... “ANLAYAN ANLAR”

 

***Konuya vakıf, alanında tecrübeli, tarihi geçmişini bilen, coğrafya geçmişine hakim işin  mutfağından gelen meslektaşlarımız ve bir çok insan cahilliğinizi, hangi amaca hizmet ettiğinizi ve  alanınızdaki bilgisizliğinizi biliyor, çok yakında  21. Yy. Türkiye’sinde popüler olanın değil bilgili olanın sözü muteberdir olacaktır. 

 

***Dolayısıyla memleket menfaatlerini düşünmeyen sizlerin işi ciddi anlamda zorlaşıyor artık. Benim gibi ilk okul mezunudört dili mesleki anlamda konuşabilen, 3 kıtayı dolaşmış, araştırmacı aşçılar yani SİZLERİN tabiri ile “cahil bu işi bilmeyenler” ‘de öğreniyor dengeleri, sözlerinizin ve yazılarınızın esiri değil, yargılıyoruz ağzınızdan çıkanları ve yazdığınız kelimeleri. Çünkü bu ülkenin vatansever GURME ’leri ve ŞEFLERİ ‘de var, onu da “HOR GÖRME” yin lütfen...

 

Gurmeliğin Zanaatkâr ‘lık Anlayışı Değişirmi ?

**

Bu günlerde geçmişte değindiğim yeniden bazı konuları zaruretle ele almanın zamanının geldiğine inanıyorum. Türkiye; Kendi kültürünü, alışkanlıklarını, gerçek zenginliğini ve ananelerini yeniden has ve öz değerleri ile gerçek anlamda keşfetmeye başladığı gibi kendi mutfağımızdan ürünlerimiz engellenemez bir şekilde gündemimizde ve restoran menülerimizde yerini almaya başladı. Yıllardır bu uğurda yazılı, sözlü ve görsel alalarda “çaba sarfeden” acizane biri olarak bu gelişmeleri gecikmeli ama mutluluk verici gelişmeler olarak görüyorum. 

**

Yani en baştan sonuna kadar gerçek; tüm Avrupa ve Amerika’nın yıllarca bize yazdırıp bizlere oynattırdığıilkokuldan ortaokula, liseye ve üniversitelere kadar  okutularak öğretilenler gibi değilmiş durum ! Anadolu insaninin üzerinde ki 100 senelik toplum mühendisliklerini görebilmek için  her açıdan son 2 seneye şöyle bir bakarsanız her şeyi net bir şekilde görürsünüz. İşin ve yazının başında “kediyi ’de, ciğeri’ de tartın” ve bir kenara koyun…

**

Şimdi gelelim kendi alanımızdaki yiyecek ve içecek sektöründe oynanan toplum mühendisliklerine. Burada da mı siyaset var ? demeyin! Bu ecnebiler “TANRI” kelimesinden daha çok “ANATOLIA” kelimesinden korkarlar. Bu Avrupa milletleri 94 senede büyük çabalar sarfederek değiştirdikleri “ANADOLU” insanının fabrika ayarlarına dönmesi onlar için kabuslar ‘ın en büyüğüdür. “ANADOLU” kelimesinin gerçek anlamını bilmeyen bizleriz sadece !!!

**

Kendi sektörümüz içerisinde “bazı” yemek yazarları sanat anlayışı olmayan “sanatsız gurmeler” den bahsedeceğim.  Tabiki sözlerim ayni zamanda aynı kulvarlarda yıllardır maraton koşan bazı aşçı Şef’lere.  Şahsımın 27 yıldır çizgisi, makaleleri, calışmaları belli. Esas daha 2 -3 aydır Osmanlı, Türk, Yöresel mutfaklar diye fırıldak gibi ortalıkta dönenlere bir daha şööyyle bir bakmak lazım. 

**

Sizlerin gözünde 60 yaşında  misafirine bir elinde şarap kadehi diğer elinde şarap bardağı ile bir mum alevinde  bardağı ısıtarak havalandıran Fransız Zanaatkâr oluyor da, benim kumda yada közde 10 Türk kahvesini aynı anda orta, şekerli ve acı pişiren kahvecim, kahveci güzelim niye Zanaatkâr olamıyor gözünüzde?

**

Tuzlanarak Kurutulmuş domuz budunu, ham’i, beykin'i ince ince kesen Avrupalı usta mükemmel esnaf Zanaatkâr oluyor da gözünüzde işin inceliklerini, nasıl yaptığını özene bezene yazıyorsunuz da köşe yazılarınızda; 

**

Benim bin bir zahmetle hem takan, hem kesen, hem servis eden dönerci kardeşimi, cağ kebabı ustamı niye yazmıyorsunuz? 

**

Onun mesleğinin inceliklerini, bıçağını sallamasını, masatlama 'sini niye yazmıyorsunuz anlatmıyorsunuz arkadaş? 

**

Bizden olduğu için mi Zanaatkâr değil bu insan gözünüzde ? değmez mi yani yazmaya? Bu dönerci, cağ kebabı’cı ustam gözünüzde Zanaatkâr degil mi? 

**

Peynir kalıbının içinde makarna harmanlayan İngiliz, italyan usta Zanaatkâr oluyor da, önünde 6 adet kokoreci hem çevirip pişiren, hem baharatlayan, aynı anda hem doğrayan hem de sıradaki müşterilerine servis yapan kokoreççi  ustam niye Zanaatkâr olmuyor gözünüzde? bu ustalar bu ülkenin bir değeri değil mi?

**

Yahu 3 ay boyunca  akla gelmedik işkence ve yöntemler ile büyütülen, Fransada 4 hafta boyunca da boğazından delinerek yada yine boğazından hortum sokularak yemesi gerekenin 10 kati mısır yedirilerek insanlık dışı bir şekilde beslenen kazların ciğerini anlata anlata bitiremiyorsunuz da! 

**

Bizim Edirne ciğerimizi Arnavut ciğerimizi amele yemeği görür, yapan Zanaatkâr ustalarımızı da sokak esnafından görüyorsunuz, yazmıyorsunuz, çizmiyorsunuz !!! niye?

**

Peki fine dining restoranlarda ingiliz yemeği olarak yediğiniz ve öve öve bitiremediğiniz “fish and chips” yemeğinin gercekte ingilizler tarafından kağıt külahlarda yanında sirke ile birlikte afrikalı kölelere verildiğini ve tüm avrupanın inşaasında bir köle yemeği olarak kullanıldığını biliyormuydunuz?

**

Esas konu lezzet mi? Özenti mi? Yoksa Para bende kıro benim muhabbetimi?

**

İtalya’nın sokak sokak pizzacılarının hangi ustanın çırağı olduğunu bilirsiniz, yazarsınız, soslarını anlatırken  Türkce yazınızda fesleğene bile “basil” dersiniz, çok kültürlüsünüz ya!!! 

**

Fesleğen derseniz klasınız sarsılır, kaleminiz üzülür nedir bu kelime yahu diye. 

**

Ben diyeyim size o “basil” dediğinizim Türkçesi 

**

peki yazılarınızda bu pizza ustalarının 7 göbek sülalesini nerden geldiklerini çıraklığından ustalığına kadar bir dünya kahramanı gibi yazarken; 

**

pizzadan çok daha eski, asırların tarih kitaplarında yer alan, yerli ve yabancı seyyahların seyahatnamelerinde bile fazlası ile bulunan,  yapması da daha zor olan yani ustalık zanaatkârlık gerektiren benim; etli etmek ustamı, Bafra, Niksar, ordu pidesi ustamı, lahmacun ustalarımı, Anadolu’nun kara fırın ekmeği, vakfı kebir, Trabzon ekmeği ustalarını niye yazmazsınız arkadaş?  Zanaatkâr değil mi onlar !!! Sizlere rağmen bu ülkenin bir değeri olarak hak etmiyorlarmı ? bu meslekleri yaşatarak günümüze taşıdıkları icin usta Zanaatkârlar olarak kendilerinden bahsedilmeyi ? yazsanız klasınız mı zedelenir ? 

**

Almanın, İngiliz’in, Fransız’ın çeşit çeşit pudinglerini “Crème Brûlée” sini, panna cotta ‘sını, baked cream ‘ ini yere göğe sığdıramadan bir mucizeymiş gibi  yazarsınız da bizim asırların kazandibini, tavuk göğsünü, sütlacı’ mızı niye yazmazsınız? Asırların lezzetlerini günümüze taşıyan ustalarımızda Zanaatkâr degil mi gözünüzde, haketmiyorlar mi sizce günümüzün, tarih kayıtlarına yeniden geçmeyi ?

**

Anlata anlata bitiremediğiniz lazanya, canaloni, penne, angel hair vs. hakkında 50 tane yazınızı bulabilirim. Yahu bir tane Anadolu’nun asırlık lezzetlerindenerişte, bazlama, cızlama, çörek, kapama vs. hakkında 1 tane yazınız yok arkadaş! Siz hangi memlekette yaşıyorsunuz? Siz hangi milletin insanisiniz? insanın öncelikleri kendi ceddinin kültürünü hiç mi bilmez, hiç mi kendi kültüründen arada sırada bir tane olsa yazı yazmaz ?

**

Avrupa’nın peynirlerini ezberlettiniz millete yazarak çizerek. Chader, provolon, permessan, Brie, Emmental, Camambert, Fondu vs. peki ya kendi insanlarımızın bile bilmediği tarih kitaplarında bile peynir cenneti olarak geçen ANADOLU ’mun  küflü tulum, kes, kar kaşarı, surk, kozan, cecil, deri peyniri, carra, çuma, varto, hinis, kerti, lor, kopanesti, tecen gibi adını sayamayacağım yüzlerce peynirden kaç tanesini yazdınız çizdiniz ? Avrupa’daki tulumun içindeki peyniri görünce “evet iste orijinali bu biz bilmiyoruz bu işi” aynı tulumdaki peyniri bizde görünce “iğrenç, kokuyor, kıllı, kıllı nedir bu” dersiniz… Sosyete beyaz Türk muhabbeti yani !!! kendiniz, kendinize inanıyormusunuz kendi yazılarınızı okuyunca? 

**

Ama çok yakında yazacaksınız paşa paşa hatta Mecbur kalacaksınız yazmaya 

**

Artık bu memlekette 10 – 15 seneye  kadar kendindeki altını, cevheri, hazineyi görmeyerek yabacılardaki teneke metali  övenler ayıplanacak, utandırılacak HALK TARAFINDAN ! 

**

Bizden olup ta bizi bilmeyenler AYIPLANACAK !

**

Bizden olup ta önce bizim kültürümüz, bizim ürünümüz, bizim memleketimiz, bizim tarihimiz, denizimiz, ormanımız, insanimiz demeyenler cehaletleri ile baş başa yalnızlığı yaşayacaklar kendi dünyalarında.

**

Hiç bir yazınızda bahsetmediğiniz Türk ve Osmanlı kültürü yeni yazılarınızın konuları arasında sıkça yer alacak artık, biliyorum… Ama üzülmeyin bu millet aziz bir millettir. Size sadece bu milletin tarihi kültüründe olan insanlığın bir örneğini vererek yazımı sonlandıracağım.

**

Dünyada sadece Osmanlı ve Türk hükümdarların hüküm sürdüğü bölgelerde ve büyük tarihi şehirlerde hemen hemen ayni ölçülerde cami, kilise ve havra ‘yi bir birine yakın mesafelerde görebilirsiniz… 

**

kültürünü övmeye ve sahip çıkmaya utandığınız gerici dediğiniz CEDDİMİZ; dünyada başka bir dinden olan tebaasına KENDİ BÜTÇESİNDEN kilise  ve “ibadethane” ler yaptıran tek imparatorluk ve devlettir. 

**

Ceddimin gayrimüslimlere gösterdiği ibadethaneler dışında ayrıca bir anlayış ve saygıyı ‘da tarihteki  “HINZIR vergisi ve  tokatta üretilen ihtiyaç fazlasının da italya ‘ya ihraç edildiği ŞARAP” ları bir araştırınız !!!

**

Tarihi boyunca da bir çok medeniyete örnek olduğu gibi adaleti ile de birçok dini, dili ve ırkı bir arada adalet ile yönetmiştir. Eğer osmanlı ve selçuklu misyonerlik yapsaydı bütün dünya müslüman olur ve Türkçe konuşurdu.

**

Peki daha sadece 100 senelik “ingiliz, fransız, Amerika ve italya” nın SÖMÜRGELERİNE bakın bakalım önce DİNLERİ ve DİLLERİ ne imiş ama ŞİMDİ NE OLMUŞ? 

**

Şimdi “KEDİYİ ’DE, CİĞERİ’ DE BİR DAHA TARTINIZ lütfen” 

**

“Asil Azmaz, Bal Kokmaz; Kokarsa Yağ Kokar, Onunda Aslı Ayrandır.”

**

Tıklayınız: Mesleki Ve Şahsi Aşçılık Kütüphanemden Ücretsiz Faydalanabilirsiniz

**

Ahmet Özdemir

Has Aşçıbaşı 
Uluslararası Restoran Ve Mutfak Danışmanı
Osmanlı Ve Türk Mutfağı Dünya Gönüllü Elçisi






Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not:
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.