Kültürel Miras, Gastronomi Ve Kış Sporlarıyla Kayseri

Kültürel Miras, Gastronomi Ve Kış Sporlarıyla Kayseri

Hürriyet’le Keşfet seya-hatlerimiz sürüyor. TüRSAB’la birlikte gerçekleştirilen etkinliğin 8’inci durağı...

Kültürel Miras, Gastronomi Ve Kış Sporlarıyla Kayseri
Hürriyet’le Keşfet seya-hatlerimiz sürüyor. TüRSAB’la birlikte gerçekleştirilen etkinliğin 8’inci durağı Kayseri’ydi. Dolu dolu bir dört gün geçirdik. Bu keşif gezileri hem bizlerin hem de gittiğimiz kentlerin ufkunu açıyor.
 
Aramızda zamanla derinleşen bir bağ oluşuyor, ne katkı sağlayabiliriz düşüncesi aklımızın bir köşesinde hep oluyor. Kayseri’ye yıllar önce ilk kez gittiğimde girişimci ruhu, Erciyes Dağı, pastırma ve mantısıyla haklı bir üne olan kent beni biraz hayal kırıklığına uğratmıştı. özellikle Erciyes’e çıktığımda neden böylesi muhteşem bir doğaya, kayak merkezi olma potansiyeline sahip bölgede doğru dürüst bir tesis yok diye hayıflanmıştım. 
 
Ancak son bir yıldır her gidişimde bir öncekinden daha çok beğeniyorum. 
Erciyes’teki değişim gerçekten etkileyici. Yapılan 200 milyon Euro yatırımla yenilenen yüzü ve yeni açılan tesisleriyle kış sporları severlerin favori duraklarından biri olmaya aday. Tesislerin Avusturya’da ve Almanya Alpleri’ndeki kayak ve dağ turizmi merkezlerinden farkı yok. Kardanadam tesisleri, Magna Hotel’in önündeki ‘Playground’ alanı, Magna Apex dünya standartlarında.
 
** Kayseri’de 1883 yılında eğitim vermeye başlayan Taş Mektep’te Türkiye’nin iki Cumhurbaşkanı Turgut özal ve Abdullah Gül, ilk kütüphaneci Jale Baysal, Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar ve şair Behçet Kemal çağlar eğitim gören ünlü isimler arasında.
 
**Mantı Yarışmasında Hürriyet Ekibi, Türsab Ekibini Yendi. 
Kayseri’nin geçmişten bugüne Hitit, Frig, Helenistik, Roma Bizans, Selçuklu, Osmanlı gibi farklı uygarlıklara ve dönemlere ait eserlerin yer aldığı Cumhuriyet Meydanı ve çevresini kapsayan Kültür Yolu projesi de çok kültürlü yapısını çok daha fazla görünür kıldı. 
 
Ayrıca, Eski Kayseri Mahallesi, Kayseri Lisesi (Milli Mücadele Müzesi), Mimar Sinan’ın eseri Kurşunlu Camii, Selçuklu Müzesi, Bilim Merkezi mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. Fakat yapılanlar kadar yapılması gerekenler de var. Uluslararası, hatta iç turizme yönelik kayak merkezi olması için özellikle Erciyes’te yatak kapasitesinin artırılması gerekiyor. 
 
Geziye katılan turizmcilerin dillendirdiği gibi kayak sporu yapanlar akşamlarını iyi değerlendirmek ister. Var olan tesisler Magna Hotel hariç dağ sporları yapanların akşamları iyi yemek ve eğlence beklentilerini karşılayacak bir hale dönüştürülse daha da çekici hale gelebilir.
 
Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa çelik, teknoloji konusunda büyük başarılara imza atmasının yanı sıra turizmci kökenli olduğu için ihtiyaçları biliyor. Kayseri’yi doğa, sağlık, kış sporları turizmi ve gastronomisiyle dünyaya tanıtmayı hedeflemiş. Hiç kuşkum, yok böyle giderse başaracaktır...
 
Gastronomi Turizmi İçin Neler Yapmalı?
Kayseri mutfağı Anadolu’nun en zengin mutfaklarından biri. Pastırması, sucuğu, mantısı başlı başına bir değer. Ancak bu zenginlik var olan haliyle gastronomi turizmine destek olacak boyutta değil. En özgün geleneksel yemekler hвlв evlerde yapılıyor ve yeniyor. Restoran sayısı az. Olanlar da kentte yaşayanların ihtiyaçlarına göre şekillenmiş. 
 
Tabii ki, Kemal Koçak, Erguvan Restoran, Elmacıoğlu, çemens, Duran Steak gibi sayıları az da olsa ihtiyaçlara cevap verecek lezzet ve kalite çıtası yüksek yerler de var. Kayseri’nin hem geleneksel mutfağı orijinal haliyle sunan, hem de Kayseri yemeklerini bugünün anlayışıyla yorumlayan küçük ölçekli şef restoranlarına ihtiyacı var. 
 
Türkiye’nin önde gelen şefleri davet edilir, atölye çalışmaları yapılır, Kayseri mutfağı tanıtılırsa eminim hem mutfağın ruhunu yansıtan hem de yaratıcı birçok çeşit ortaya çıkar. 
 
Henüz pastırma yeteri kadar yemeklerin içinde yer almıyor. Mantı da yorumlara açık bir değer. 
Bakarsınız kentin cazibesine kapılıp kimi şefler de Kayseri’de restoran açar...
 
Gerçek Beş Yıldız Kalitesi
Anadolu kentlerinde otellerin büyük bir bölümü yerli ya da yabancı zincirlere dahil olsa da genellikle dekorasyondan servise dahil oldukları yıldızın içini doldurmakta zorlanır. Hep bir şeyler eksik duygusu bırakır. 
 
Kayseri’de bu kez konakladığım Radisson Blu Hotel yalın dekorasyonundan, kullanılan renklerin uyumuna, servisten temizliğe her şeyiyle dört dörtlüktü. Sanıyorum bu farklılıkta otelin genel müdürü Atakan Altuğ’un ve tüm ekibin katkısı büyük. Otelin en üst katındaki City Club da Kayseri’nin cazibe merkezlerinden biri olmuş...
 
Hafta içinde Kristal Yağları Genel Müdürü Christopher Dologh ile Neo Lokal’de ünlü şef Maksut Aşkar’ın yeni hasat zeytinyağlarıyla yaptığı birbirinden yaratıcı ve lezzetli yemekler eşliğinde sohbet ettik. 
 
Vapurlu Lezzetler
Markanın kurucusu Micaleff ailesinin üçüncü kuşak üyesi Christopher Dologh’dan hem aile hem de marka hakkında bilmediğim bir çok şey öğrendim.
 
Maltalı tüccar Micaleff 1860 yılında vapurla İzmir’e ticaret için geliyor. O zamanlar ‘Küçük Paris’ denilen kenti o kadar çok beğeniyor ki, geri dönmüyor. Bir süre sonra ailesini de getiriyor. Uzun yıllar kahve ve kereste ticareti yapıyor. 
 
Antony Micaleff 1938’de yağ ticaretine başlıyor, Anadolu’ya yağ satıyor. Yağlar önce İzmir’den Mersin’e gittiği, oradan Anadolu’ya dağıldığı için halk ‘vapurlu yağ’ demeye başlıyor. Biraz bu nedenle, biraz da ailenin geçmişine vurgu niteliğinde 1945’te Kristal adıyla markalaşırken logosunu vapur yapıyorlar. 
 
Christopher Dologh son dönemde tanımaktan mutlu olduğum bilgili, entelektüel ve işine tutkuyla bağlı insanlardan biri. Tevfik Fikret Lisesi’ni bitirdikten sonra İngiltere’ye gitmiş. Kent üniversitesi’nde İşletme okumuş, Warwick Business School’da MBA yapmış. İzmir’e dönünce önce tavukçuluk yapan babasıyla çalışmış. Ardından da anne tarafının işi olan yağcılığa başlamış. Aynı zamanda Macaristan Fahri Konsolosluğu görevini de yürütüyor. 
 
2007 yılında finansal zorluğa girince aile dostu Lucien Arkas’a ortaklık teklif etmişler. Arkas’ın vizyoner kişiliğiyle dönüşüm başlamış. 2010 yılında Bornova fabrikasını, 2015’te de Ayvalık’taki sıkım tesislerini yenilemişler. Bugün iç pazarın yanı sıra 25’in üzerinde ülkeye zeytinyağı ihraç ediyorlar.
 
Tağşiş En Büyük Sorun
Dürüst, şeffaf üretim yapan birçok üretici gibi Dologh da tağşiş yağ konusunun kanuni yaptırımlarla çözülmesi gerekli, sektöre ve insan sağlığına zarar veren çok önemli bir sorun olduğunu düşünüyor. 
 
“Bugün zeytinyağı diye satılan yağların piyasası 500 milyon lira civarında. Türkiye’de yılda 150 bin ton pamuk yağı üretiliyor, bir kısmını margarin üreticileri alır, onun dışında siz hiç görüyor musunuz markette bu yağın satışını? Aslında bazen kanola bazen pamuk hangisi en ucuzsa, yollarda satılan sızma yağlara dönüşüyor. Bu işin çetesi var” diyor. 
 
Gerçekten bir kilo sızma zeytinyağının sadece toplama ve sıkım maliyeti ortalama 9 liraysa, nihai tüketicinin de beş kilosunu nasıl 65 liraya olacağını düşünmesi lazım! 
 
Dologh’ya göre bir de zeytinyağını pet şişede saklamak sağlıklı değil. Pet geçirgen bir malzeme olduğu için dış ortamdaki kokular yağa geçiyor. 
Aynı zamanda sızma yağın asit oranı petle etkileşime girdiği için kanserojen etkisi de var... 


Türk Aşçı Haberleri Ve Güncel Mutfak Haberleri Not::
Eğer sizde mesleki haberinizin yada tarifinizin web sitemizde yayınlanmasını istiyorsanız; "Haberini Yada Tarifini Paylaş" sayfamızdaki kriterlere uygun bir şekilde uygun içeriklerinizi bize gönderebilirsiniz. Türk Aşçı Haberleri internet sitesinde yayınlanan yazı, haber, röportaj, fotoğraf, resim, sesli veya görüntülü şair içeriklerle ilgili telif hakları www.turkascihaberleri.com 'a aittir. Bu içeriklerin iktibas hakkı saklıdır. İlgili haber kopyalanarak başka bir site tarafından yayınlanmaya ihtiyaç duyulduğu takdirde kaynak gösterilerek ve web sitemize link verilerek kullanıması mümkündür.


  • Facebook'ta paylaş

Bu Habere Yorum Yap

Benzer Haberler