Gastronomi Haritası

Türkiye, coğrafik olarak farklı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kısa mesafelerde bile rakım değişmekte, toprağın yapısı jeolojik yapıya bağlı olarak farklı yörelerde yapıları farklı olabilmektedir. Kısa mesafelerde topoğrafik yapının değişmesi nedeniyle farklı iklimler meydana gelebilmektedir. Bunların sonucu...


Ekmeğin 12 Bin Yıllık Yolculuğu

Ekmeğin 12 Bin Yıllık Yolculuğu

Köy Yaşamı Elde edilen bulgular, dönemin yaşam biçimi hakkında avcılığın yanı sıra hayvan yetiştiriciliği yapıldığını yani et, süt gibi ürünlerden yararlanıldığını ve yerleşik hayata köy yerleşimi...

Mardin Yemek kültürü -07-

Mardin Yemek kültürü -07-

Mardin Yemek kültüründe Süryanilerin kahve tercihleri; çifte kavrulmuş kahveye mutlaka kakule ve tercihen de mesteki (damla) sakızı ilave edilir. Türk kahvesinden farklı olarak...

Mardin Yemek kültürü -06-

Mardin Yemek kültürü -06-

Yemeğin, dini ve sosyal yaşam alanında kullanımına dair örneklere en çok Antik çağlarda rastlanır Yiyecekler her zaman tanrılara sunulan adaklar arasında olmuştur...

Mardin Yemek Kültürü -05-

Mardin Yemek Kültürü -05-

Mardin Konaklarında Mutfak19. yüzyılın sonlarından itibaren sayıları artamaya başlayan Mardin’deki prestijli yapılar arasında konaklar da özel bir önem kazanmaya başlar...

Mardin Yemek Kültürü -04

Mardin Yemek Kültürü -04

Mardin’i ziyaret eden İbn Battuta, Mardin’i şöyle tasvir eder; “Dağın eteğinde kurulmuş büyük bir şehir burası. İslam şehirlerinin en güçlülerinden… Çarşıları cıvıl cıvıl, Me’riz...

Mardin Yemek Kültürü -03-

Mardin Yemek Kültürü -03-

Mardin, Osmanlı idaresine katıldıktan hemen sonra, idari bakımdan olduğu gibi adli açıdan Diyarbakır Eyaleti’ne bağlanır. Aslında Mardin’in farklı eyaletlere bağlandığı dönemlerde de, adli bakımdan...

Mardin Yemek Kültürü -02-

Mardin Yemek Kültürü -02-

Türklerin Mezopotamya ilk ayak basışları tarihçilere göre bölgedeki Abbasi egemenliği dönemine denk gelir. Abbasi ordularını teşkil eden Türkler, uç bölgelerine sayısız seferlerde..

Mardin Yemek Kültürü -01-

Mardin Yemek Kültürü -01-

Mardin Ve Yemek Kültürü,Bir zaman yolculuğundan geçer gibi gezinirsiniz Mardin sokaklarında. Birinci caddenin taşlarını adımlarken, sağ ve solunuzda yol boyu uzanan dükkânlarda...

Antakya Geleneksel Yemek Kültürü

Antakya Geleneksel Yemek Kültürü

Antakya Geleneksel Yemek Kültürü, Osmanlı Saray Mutfağı ve Osmanlılarda ızgara yapımı son derece zengin zengin, tüketimi yüksektir...

Denizli Kahvaltı Kültürü

Denizli Kahvaltı Kültürü

Denizli Kahvaltı Kültürü ; Kahvaltıyı, memurlar, emekliler, ev hanımları ve öğrenciler evlerde, tarlada tarlada çalışan işçiler ve köylülerde tarlada yapmaktadır...

En Ünlü 10 Azerbaycan Yemeği

En Ünlü 10 Azerbaycan Yemeği

Çok çeşitli olan Azerbaycan yemekleri genellikle etli, sebzeli, sütlü, hamur işli yemekler, pilavlar ve çorbalardan oluşur. Zeytinyağlı yemekleri yoktur. Azeri mutfağında dikkat..

Gaziantep’in Bazı Geleneksel Lezzetlerinin Tarihsel Gelişimi

Gaziantep’in Bazı Geleneksel Lezzetlerinin Tarihsel Gelişimi

Gaziantep ilk geniş çaplı tarımın yapıldığı, birçok ticaret yolunun geçtiği ve birçok medeniyetin...

Ordu Mutfak Kültürü

Ordu Mutfak Kültürü

Ordu mutfağı, yörenin coğrafi özelliklerine göre şekillenmiştir. Ordu’nun balık, sebze, meyve yönünden zengin Karadeniz kıyısında,dağ - yayla ve deniz kültürünün iç içe olduğu..

Karabük Mutfağı Hakkında

Karabük Mutfağı Hakkında

Karabük mutfağı ile ilgili olarak yapılan araştırmalarda saptanan 100’den fazla yemek çeşidi yöre mutfağının zenginliğini açıkça ortaya koymaktadır. Karadeniz mutfağının tipik özelliklerini..

Türk Mutfak Kültüründe Helva Geleneği

Türk Mutfak Kültüründe Helva Geleneği

Helva Türk mutfak kültürünün geleneksel tatlı çeşitlerinden bir tanesi olmanın ötesinde ölüm ve doğum ritüelleriyle birlikte anılan simgesel anlamlarla yüklü bir yiyecektir. Kökeni...

Isparta Mutfağı Hakkında

Isparta Mutfağı Hakkında

Isparta mutfak kültürünün anlatıldığı bu bölümde Yörenin mutfak mimarisi, kullanılan araç-gereçler, malzemeler, pişirilme ve yiyeceklerle ilgili...

Urfa Mutfağı Hakkında Özet Bilgiler

Urfa Mutfağı Hakkında Özet Bilgiler

Urfa Mutfağı Hakkında Mutfak kültürü geçmişten geleceğe aktarılarak gelen en zengin kültürel mirasımızdır...

Kars Ve Çevresinde Kaz Yemekleri

Kars Ve Çevresinde Kaz Yemekleri

Yöresel Mutfaklarımızdan Kars mutfağında Kaz, her zaman kesilmez; onun bir zamanı var. Bu, sonbaharın son günleri, yani ilk karların düştüğü bir zamandır. Kaz, kar yemelidir..

Gaziantep Baklavası Üzerine Bir İnceleme

Gaziantep Baklavası Üzerine Bir İnceleme

Kültürel Bir İmge Olarak Baklava, Yeme içme eylemi ve mutfak kavramı bir milletin kültür düzeyini belirlemede önemli bir ölçüttür. Yunan, Roma, Mısır ve Osmanlı gibi birçok medeniyetin..

Nevşehir Mutfak Kültürü Ve Yemekleri

Nevşehir Mutfak Kültürü Ve Yemekleri

Nevşehir Mutfak Kültürü ve yemeklerini: günlük öğünler; geçiş dönemlerinde yapılan yiyecekler, yemekler ve bunlarla ilgili yapılan uygulamalar kutsal günler; neşeli günler...

Misi Köyü Mutfak Kültürü ve Yemekleri

Misi Köyü Mutfak Kültürü ve Yemekleri

Misi Köyü Mutfak Kültürü, şimdiki yeni yapılanmayla Gümüştepe Mahallesi; Bursa’nın merkezine çok yakın...

Bursa Yeme İçme Kültürü ve Değişimi

Bursa Yeme İçme Kültürü ve Değişimi

Bursa ilinin yeme içme kültürünü belirlemek ve günümüzde meydana gelen değişimleri ortaya koymak...

Osmanlı Saray Mutfağı’na Ait Gastronomik Unsurlar Kıyaslanması

Osmanlı Saray Mutfağı’na Ait Gastronomik Unsurlar Kıyaslanması

Mutfak kültürü ve yerel mutfakların korunması ile ilgili gerek ulusal gerekse uluslararası proje ve uygulamaların hızla arttığı görülmektedir. Öte yandan Mutfak kültürünü koruma..

Zengin Bir Mutfak

Zengin Bir Mutfak

Zengin Bir Mutfak İlk kısımda dönemin vezir-i azamı Damat İbrahim Paşa Sarayı’nın matbahına gönderilen ürünlerin çeşidi, fiyatları, miktarları hakkında bir liste bulunmaktadır...





Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Zenginliğinin Nedenleri
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü yüzlerce hatta binlerce yıllık çabaların sonucu ortaya çıkmıştır. Bu da başlangıçtan itibaren farklı dönemlerde ve zamanlarda gelen birçok topluluğun payı yadsınamaz niteliktedir. Çünkü farklı yerlerden ve farklı zamanlardan gelen toplulukların her birinin mutfak kültürü, Anadolu Mutfak Kültürünün gelişimini etkilemiş ve çeşitlenmesinde önemli rol oynamıştır.
 
Türkiye, coğrafik olarak farklı bir topoğrafik yapıya sahiptir. Kısa mesafelerde bile rakım değişmekte, toprağın yapısı jeolojik yapıya bağlı olarak farklı yörelerde yapıları farklı olabilmektedir. Kısa mesafelerde topoğrafik yapının değişmesi nedeniyle farklı iklimler meydana gelebilmektedir. Bunların sonucu olarak topoğrafik yapısı, rakımı ve iklimi farklı olan her yerde çok farklı bitki ve hayvanlar yetişebilmektedir. Bu durum Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün özgünlüğü ve zenginliğinin nedenini açıklar niteliktedir. Anadolu’da mevcut 12 bin çiçekli bitki türünden 3 bin kadarının endemik (Anadolu’ya özgü) olması bunun en çarpıcı kanıtıdır (Baysal, 2002; Akın, 2010).
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü’nün Beslenme Açısından Önemi
Geleneksel Mutfak Kültürü’nün yaygın olduğu eski dönemlerde ekilen ya da yetiştirilen bitkiler o yörede yüzlerce hatta binlerce yıldan beri üretildiği için o yöreye adapte olmuş, doğal bitkilerdi. Eti, sütü, yumurtası, derisi için beslenen hayvanlar da yöreye adapte olmuş doğal bitkileri yediklerinden ve temiz kırlarda dolaştıklarından etleri, sütleri ve yumurtaları sağlıklı, doğal ve besleyici oluyordu. Elde edilen besinlerin toplanması, depolanması için yapılan işlemler elde  ve doğal işlemlerden geçirilip, küplerde, tahta ambarlarda ve besin saklama kuyularında muhafaza edilip depolandıklarından görünüm, yapı ve içeriklerini koruyorlardı.
 
Yemeklerin kilden, porselenden, kalın, kalaylanmış bakırdan yapılmış kaplarda odun veya odun kömüründe yavaş yavaş pişirilmesi hem besinlerin doğal yapısı korunduğu için yemeklerin görünümü, lezzeti ve kokusu hoş ve güzel oluyordu. Yemeklere konan, soğan, sarımsak, limon, domates, biber, yağ, tuz, nane, maydanoz, kekik, yaprak ve kırmızı biber gibi tatlandırıcı ve aromatik bitkiler de o yörede doğal ortamlarda yetiştirildiğinden hijyenik ve taze idiler. Gübre olarak da doğal gübre olarak bilinen evcil hayvanların bekletilmiş gübreleri kullanılıyordu. Yetiştiricilerin, bitki ve hayvanları yetiştirildiği ortamın toprağı, havası, suyunun da temiz olması, besinlerin, hoş görünümlü, kokulu ve tatlı olmasında temel rol oynuyordu (Özer ve ark., 2010; Akın, 2011).
 
Günümüzde ise bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortamdaki toprağın, suyun, havanın istenilen şekilde temiz olmaması besinlerin başlangıçta sağlıklı ve lezzetli, hoş kokulu olmasını önlüyor. Beslenmek için yetiştirdiğimiz bitki ve hayvanların yetiştirildiği ortam kirli olduğu için ortamda bulunan kirli hava, su ve topraktaki zararlı  ve toksin maddeleri, bitki ve hayvanların zaman içerisinde vücutlarında biriktirdiğinden, bunları besin olarak kullandığımızda, bu kirli ve zararlı maddeleri vücudumuza alıyoruz. Zamanla da biriken bu zararlı ve toksik maddelerden dolayı yarar yerine zarar görüyoruz (Çepel, 2008; Akın, 2009).
 
Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra fazla kullanmaya başladığımız suni gübreler, bitki ve hayvan yetiştiriciliğinde parazitlere karşı kullanılan zirai mücadele ilaçlarının yaygınlaşması bunlardan elde edilen besinlerin besin kalitesini düşürdü. Daha sonraları daha fazla miktarda besin elde etmek uğruna, büyüme hormonları ve antibiyotiklerin, gıda katkı maddelerinin kullanılması, besinlerin kalitesi, lezzeti ve kokusuna daha fazla olumsuz etki yaptı. 1996 yılından itibaren giderek artan miktarlarda besin olarak kullanılmaya başlanan Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) sağlıklı ve lezzetli besin bulmayı güçleştirdi. 
 
Öte yandan giderek artan hava, su, toprak kirlenmesi, sağlıksız pişirme kaplarının kullanılması ve yemeklerin pişirildiği tüpgaz, doğalgazın devreye girmesi, sağlıklı besin yetiştirmeyi, sağlıklı yemek yapmayı, doğal beslenmeyi neredeyse imkânsız hale getirdi. Sağlıklı beslenemediğimizin gözle görünür en büyük kanıtı, tüm toplumlarda giderek yaygınlaşan ve tedirgin edici boyutlara ulaşan kalp-damar hastalıkları, şeker hastalığı, kanser, alhzeimer gibi hastalıkların akut ve kronik etkilerini gösterebiliriz. Hastanelerin sayılarının her geçen gün nüfus artışından daha fazla yenilerinin açılmasına rağmen, tüm hastanelerin daima dolu olduğunu hepimiz gözlemleyebiliriz.
 
Sonuç
İnsanın yeryüzünde görülmesinden, günümüze gelinceye kadar geçen yaklaşık 2.5 milyon yıllık süreçte doğada gösterdiği yaşam mücadelesi, her türlü takdirin üzerindedir. Özellikle başlangıçtan,
 
yerleşik düzene geçtiği Neolitik Dönem’in (M.Ö. 9-8 bin yıl önce) başlangıcına kadar tamamen doğa koşullarında avcı-toplayıcı olarak yaşamını sürdürmüştür. Yerleşik düzene geçmesinden itibaren yaşam koşullarında meydana gelen iyileşmelerin ve teknolojik düzeyin gelişmişliğine bağlı olarak da yaşam kalitesinde giderek artan bir şekilde düzelme ve gelişmeler meydana gelmiştir.
 
Yaşam kalitesini belirleyen ve yaşamın devamını sağlayan temel öğelerden en önemlisi beslenmedir. Başarılı bir beslenme yapamayan canlı yaşamını devam ettiremez. İnsanlık tarihinde beslenme de toplumların bilgi, teknolojik düzeyine ve yaşanılan yerin koşullarına bağlı olarak farklı evrelere ayrılarak değerlendirilebilir.
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü başlangıçtan günümüze gelinceye kadar 5 ana evreye ayrılarak incelenebilir. Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürünün de Anadolu’da yaşayan toplumların gelişmişlik düzeylerine ve çevresel koşullara bağlı olarak, her dönemin kendine has özelliklerinin şekillendiği görülmüştür. İlk dönem olan avcılık- toplayıcılık dönemi, hemen hemen tüm dünyada benzerdir. Sonraki dönemler toplumların yaşadığı çevresel koşullara ve ulaşılan bilgi ve teknolojik düzeye bağlı değişme ve gelişme göstermiştir. 
 
Geleneksel Anadolu Mutfak Kültürü, bu koşullara göre gelişmiş ve şekillenmiştir. Bu dönemlerde en çarpıcı özellik, saray ve konaklarda yaşayan yüksek gelir düzeyine sahip olanların daha kaliteli ve besin değeri yüksek besinlerle beslendiklerini rahatlıkla söyleyebiliriz. Halkın büyük çoğunluğu çevrede bulabildikleri besinlerle, beslenmiş ve besin diyetlerinin önemli bir kısmına un ve unlu mamuller oluşturmuştur. Aşağı yukarı her dönem de halkın çoğunluğunun düzenli ve yeterli beslenememiş olduklarını görüyoruz (Sürücüoğlu, 1999; Yılmaz, 2004).
 
İletişimin ve teknolojinin gelişmesiyle, ülkemizde ve tüm dünyada aşırı nüfus artışı, plansız sanayileşme, fazla suni gübre ve zirai mücadele ilaçlarının kullanılması, global düzeyde çevre kirlenmesini gündeme getirmiştir. Son yıllarda artan nüfusu beslemek için fazla ürün elde etme amaçlandığından bitki ve hayvanlara  büyüme hormonu ve antibiyotiklerin verilmesi, gıdalara gıda katkı maddelerinin konulması, sağlıklı beslenmeyi güçleştirmiştir. Son 18 yıldan beri Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar’ın (GDO) kullanılmasının giderek artması, sağlıklı ve kaliteli beslenmeyi imkânsız hale getirmiştir. Bunun en belirgin kanıtı, toplumda herhangi bir sağlık problemi olmayan yetişkin bir bireye neredeyse rastlanmamasıdır.